Türkiye’de şirketler ayakta kalabilmek ve gelişebilmek için verimlilik ve etkinliklerini artırmak zorundalar. Yaşadığımız kriz faaliyetlerini uluslararası pazarlarda ve ölçekte yürütmeyen firmaların güçlüklerini açıkça ortaya çıkardı. Önümüzdeki dönemde, birçok firma hem krizden aldığı yaraları kapatabilmek, hem de rekabetçi boyutları yakalayabilmek için birleşmek veya ortak almak durumunda kalacak.
Bunun için gerekli ekonomik ölçeği hızla yakalamanın en etkin araçlarından biri de şirket birleşmeleridir. Bu konuda yeterli deneyime sahip olmayan hissedarlar, hatta üst düzey yöneticiler, şirket birleşmelerinin fiyat tespitine gerekli özeni göstermeli, bu konuda uzmanlıktan faydalanmalılar.
İstatistikler dünyadaki şirket birleşmelerinin büyük çoğunluğunun beklenen değer artışını sağlayamadığını gösteriyor. Diğer taraftan, şirket satın alma sürecini iyi yöneten şirketlerin çok kısa sürede dünya devleri arasına girebildikleri de bir gerçek.
Bu konuda başarılı olanlar şirket satın alma sürecine stratejik olarak yaklaşıyorlar. Öncelikle, şirketin ihtiyacını karşılayabileceği düşünülen hedef şirketler belirleniyor ve teklif getirmeden önce hedef şirketlerin ne gibi bir değer getirebileceği ve bu değerin nasıl ortaya çıkarılabileceği konusunda detaylı çalışma yapıyorlar. Bunun için birçok şirketle flört dönemi yaşıyorlar. Bu arada hedef şirket ile ilgilenebilecek diğer şirketler için ne değer ifade edebileceğini de belirlemeye çalışıyorlar.
Öncelikle, satın almayı planlayan şirketin ihtiyacını doğru tespit etmesi gerekiyor. Bu ihtiyaç ekonomik ölçeği yakalamak, işin faaliyet alanını genişletmek, veya yeni yetkinlikler geliştirerek oyunun kurallarını değiştirmek olabilir.
Bu ihtiyacı iyi anlamak için ekonomik ölçek kavramındaki değişiklikleri de iyi anlamak gerekiyor. Yeni teknolojiler üretim tesislerinde ekonomik ölçek boyutlarının küçülmesine yol açarken, bilgi kaynakları, teknoloji geliştirme, marka, imaj ve dağıtım kanallarında ekonomik ölçekler büyüyor.
Şirket değerlendirmelerinin ilk adımını hedef şirketin kendi başına sağlayacağı nakit akışlarının bugüne getirilerek hesaplanması oluşturur. Genellikle, hedef şirketin yöneticilerinin gelecek ile ilgili varsayımları iyimser olduğundan satın alacak şirketin kendi değerlendirmelerini yapması gerekir. Bu değerlendirme esnasında hedef şirketin stratejik konumu, maliyet yapısı, piyasadaki değişim eğilimleri, çalışan ve müşteri bağlılığı, yatırım gereklilikleri ve bu faktörlerin içerdiği riskler değerlendirilmelidir.
Bundan sonra satın almayı planlayan şirket için faaliyetlerden elde edilmesi planlanan sinerjiler hesaplanmalıdır. Bu aşamada ekonomik ölçek kavramının hangilerinin geçerli olabileceği iyi değerlendirilmelidir. Örneğin, otomotiv tasarımında ölçekler dünya boyutunda avantaj sağlarken, süpermarketlerde satın alma ve lojistik açısından bölgesel, hatta yöresel ölçekler daha önemli olmaktadır. Dolayısıyla birleşmenin etkisi rekabet açısından hangi alanlarda ve boyutlarda olacağı detaylı bir şekilde değerlendirilmelidir.
Faaliyet alanını genişletmekten beklenen faydalar çoğu zaman elde edilmesi güç oluyor. Dolayısıyla, bu konunun daha da detaylı incelenmesi gerekiyor. Örneğin, aynı müşteri kitlesine farklı ürünleri pazarlamaktan beklenen sinerjinin müşteri davranışlarında ve beklentilerinde değişim gerçekleştirilmeden mümkün olamayacağı değerlendirilip, bu davranışsal değişim için gerekli kaynaklar hesaba dahil edilmelidir.
Oyunun kurallarını değiştirebilmek en büyük kazançları getirebilen bir yaklaşım olmakla birlikte, aynı zamanda en riskli alanlardan da birini ifade ediyor. Dolayısıyla, bu konuda elde edilecek yetkinlikler için ödenecek fiyat bu riskleri değerlendirecek “opsiyon fiyatlandırma” modelleri kullanılarak gerçekleştirilebilir. Yeni yetkinlik kazanmanın insan kaynaklarını gönülleriyle birlikte kazanmaktan geçtiği de unutulmamalıdır.
Son olarak, hedef şirketin ilgilenebilecek diğer potansiyel alıcılar için nasıl bir değer ifade edebileceği konusunda da bir çalışma yapılmalı ve birleşme stratejisi ve zamanlamasında bu değerlendirme de kullanılmalıdır.